Bandırma Sanayici ve İş İnsanları Derneği kısa adıyla BANSİAD ‘ın Aylık Olağan Toplantısının konuğu ve konusu; Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı ve “Deniz, İklim, Marmara” idi.
Grand Asya Otel’de gerçekleşen toplantıda; açılış konuşmasını yapan Bandırma Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkanı Funda Dedeoğlu,
” Türkiye ve dünya genelinde etkileri yapılan çalışmalar ve alınması gereken önlemler üzerinde durarak Bölgemizi etkilerine dikkat çekmek ve gereken tedbirleri hızla hayata geçirmek üzere bir politika kurguluyoruz. Hazırlanan raporlar, farkındalık yaratmak amacıyla düzenlenen toplantılar ve konuşmaları incelediğimizde denizlerimizi maalesef pek de dikkate almadığını görüyoruz. bu yüzden ağırlıklı bir gündem oluşturduğunu görüyoruz. Profesör Doktor Mustafa Sarı, bu alanda eksikliği tamamlayacak olan bir bilgilendirmeyi denizler özellikle bölgemiz Marmara üzerinde etkilerini açıklık getirecektir.
Konuşmamda ben de sizlere iklim değişikliği ile alakalı önemli konular hakkında görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Hükümetler arası iklim değişikliği panelinin geçtiğimiz aylarda yayınladığı rapora göre; güçlü tedbirler alınmaması durumunda iklim krizinde geri dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşıyoruz. 3 milyarı aşan insan, iklim değişikliğine karşı yüksek derecede kırılgan ortalamalarda yaşıyor. Gıda ve su güvenliği azalıyor ve geçim kaynağı kayıpları yaşanıyor, kaynaklanan ölümler artıyor ve hastalık oranlarının hızla yükseliyor olması ve sosyal refahın azalması gibi uzun vadeye yayılan riskler giderek büyüyor. İklim finansmanı hali hali hazırda büyük oranda emisyon azaltıma yönelik olsa da küresel ısınmayı bir buçuk santigrat derecede sınırlama için gereken yatırım ihtiyacı seviyesini altında seyrediyor. Akdeniz havzası sosyal ekolojik sistemleri ile dünyanın en değerli bölgelerinden biri ancak iklim değişikliğinden en fazla etkilenen bölgeler arasında yer almakta iklim değişikliği panelinin 2022 yılında yayınladığı raporda; Türkiye’nin Avrupa’nın en kırılgan ülkelerinden biri olduğunu belirtiyor olaylarda bu bulguyu doğrular nitelikte. Ülkemizde kar yağışları başta olmak üzere yağışlarda azalma, mevsimsel kaymalar sıcaklıklarda artış ve sıcaklık periyotlarında daha da uzaması gibi değişimler yaşanıyor. Gerçekleşen mega orman yangınları hafızalarımızda yerini koruyor. İklim değişikliğinin ülkemiz üzerinde en önemli etkilerinden birinin kuraklaşma olacağını öngörüyor. İklim krizine ekosistem üzerinde yıkıcı etkileri itibariyle gündemimize en öncelikli alanlardan biri olarak konum diyoruz öte yandan bu ciddi çevresel tehditlerin ekonomik ve sosyal etkileri de haiz ve bu durum ülkelerin kendi coğrafyaları ile de sınırlı kalmıyor bak zincirine piyasalara finans sektörüne ticarete ve sosyal refaha yansıyan boyutları var bunların sonucunda tüm dünyada kayda değer ekonomik kayıplar yaşanıyor ve artarak devam etmesi söz konusu sosyal ve ekonomik etkileri önlemek için öncelikle üretim ve tüketim kalıplarımız değiştirmek gerekiyor.
Bu kapsamda gerçekleşecek yeşil dönüşüm süresi hem bir zorunluluk hem de bir fayda alanıdır olarak sonunculuğunu yaptığımız Paris Anlaşması’nı, Avrupa Yeşil Mutabakatı başta olmak üzere küresel gelişmeleri ve bu perspektifte içselleştiriyoruz. Ziyaret etmekte olan yeşil dönüşüm süreci Çevre Koruma ve ülkenin emisyon hedeflerine ulaşması maalesef kritik önemlerden bir tanesi iklim krizi ile mücadelenin temel unsuru sera gazı emisyonlarını azaltma yönünde eylemlerdir. Çok boyutlu bir bakış açısıyla bütüncül bir perspektifte politika çerçevesini çizen bir stratejinin ve net hedeflere kurgulanmış bir eylem planının önemini her vesilede dile getiriyoruz. Dönemde çalışmaları devam eden iklim değişikliği kanunu iklim değişikliği ve uyum eylem planları bu konuda çok uygun bir zamanlamayla zemin sağlıyor. Alınacak tedbirlerin emisyon azaltımını sağlayacak modernizasyon yatırımlarını enerji verimliliğini yenilebilir desteklenmesi dönüşüm sürecine kayda değer bir ivme sağlayacaktır. Yanlış politika çerçevesi finansmanın sürdürülebilirlik yatırımlarına yönlendirilmesini finansman mekanizmalarına çeşitlendirmesini ar-ge ve teknolojinin yeşil dönüşüm odaklanmasını sağlayacaktır. Bu süreçte en önemli gördüğünüz unsurlardan biri de yeşil dönüşümün bütün kılacak insan kaynağının güçlendirilmesidir doğal emisyonlar ekosistemlere sağladıkları hizmetler korumak ve geliştirmek tüm paydaşların kritik sorumlulukları arasındadır. İklim değişikliğine bağlı olarak deniz ekosistemi denemelerinin ve işleyişinin değiştiği göz önüne alınmalı bu doğrultuda dönüştürülmelidir. Yaşanan krizlerin etkilerini derinleştirerek eş zamanlı çoklu krizlerin ortaya çıkmasına yol açıyor dünya ekonomik formunu 2023 küresel riskleri raporuna göre biyo çeşitlilik kaybı ve ekosistem çöküşü iklim değişikliği bağlantıları risklerini birlikte önümüzdeki 10 yılda en hızlı derinleşmesini beklenen küresel riskler arasında görülüyor bu anlamda politika geliştirme süreçlerinde iklim ve Biyolojik çeşitlilik krizler ile beraber ele alınması stratejik önemde olacaktır.İklim krizi ile mücadelede ülkemizin emisyon hedefine ulaşması için önümüzdeki kritik bir süreç bulunuyor. Ekolojik dengeyi toplumun sosyal ekonomik faydasını biyo çeşitliliğin korunmasına merkeze alarak yapılacak çalışmalar katkıyı sağlayacaktır.
Bandırma’nın kıymetli bilim insanlarımızın katkıları ile ortaya çıkacak önerileri bu kritik eşiği atlamada rehberler olarak bizlere çok önemli yol gösterecektir. İlgili politikaların geliştirilmesi sürecinde güçlü bir katkı sağlayacağına inanıyorum.” ifadelerini kullanarak sözlerini noktaladı.
Açılış konuşmasının ardından toplantının konuğu olan Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, “Deniz, İklim, Marmara” konulu sunumu ile Marmara Denizi başta olmak üzere tüm denizlerimizdeki ciddi boyutlara ulaşan sorunları masaya yatırdı ve bu konuda herkesin üzerine düşen görevi eksiksiz yerine getirmesini istedi.
Konu ile ilgili ayrıntılı haberimizi;
https://bandirmaguncelhaber.com/2023/06/19/27080/
link adresinden takip edebilirsiniz.